Öncelikle filmde sahne geçişlerinin çok hızlı olduğunu fark ettim. Bu kadar çok hareketin ve aksiyonun olduğu bir filmin bu kadar hızlı sahne geçişleriyle izleyiciye aktarılması savaş anını daha hareketli bir şekilde yaşamamıza sebep oluyor. Filmde yöresel müzikler yer yer kullanılıyor ama müzikler hiç bir şekilde filmin önüne geçmiyor. Filme doğallık katan ögelerden biri sesin kullanımı. Filmdeki köy dağların , ormanların arasında doğal bir ortama sahip. Her yerde çiçekler var. Aslında saldıran haydutlar da olmasa çok güzel bir yer. Bu ortamın üstüne filmde çokça duyduğum rahatlatıcı doğa sesleri de eklenince filmi izlerken insan kendini rahatlamış hissediyor. Bunları örneklendirmek gerekirse kuş sesleri ve özellikle akarsu gibi sürekli bir su akışının duyulması diyebiliriz. Filmin teknik kısmında değimek istediğim önemli bir şey ise bu filmde oyuncu olmanın zor bir şey olması. Filmi izlerken özellikle savaş sahnelerinde kendimi yorulmuş gibi hissettim. Tüm o yağmurun çamurun içinde düşüp kalkıp oyunculuk yapmak ve bunu izleyiciye hissetirmek kolay bir iş değil. Aynı şekilde o anları kameraya almak o kadar kolay bir şey olmasa gerek. Film sırasında hiç bir duygu hiç bir aşama üstün körü geçilmemiş. Savaş ne kadar uzun sürüyorsa o kadar uzun çekilmiş. Köylülerin tüm hazırlık aşamalarını ve samurayların tek tek nasıl toplandığını görüyoruz filmde. Filmde gerçekten bir çok konuda inanılmaz emek harcandığı belli. Benzer bir şekilde bizim de aynı emeği izlerken
Film korkak ve yılmış çiftçi köyünün cesur ve kendini savunabilecek bir köye dönüşümünü gösteriyor. Bunun yanında her biri birbirinden farklı yedi samurayın karakterlerini de tek tek inceliyor. Günümüzde bütün dövüş sanatlarının bize anlattığı temel şey bunların insanları incitmek için yapılmadığı. Film özelinde samuray olmayı bir güç elde etmek olarak nitelendirebiliriz. Gücü iyi veya kötü kullanmak samurayların kendi ellerinde. Eğer iyi kullanırlarsa savaşan yedi samuray gibi olurlar. Kullanmazlarsa köye saldıran haydutlar haline gelirler. Fakat en temelinde filmde de geçtiği gibi köylülere yapılan kötülüğün temelinde de bu güç yatıyor. Çiftçilerin bu güç tarafından yozlaştırıldığı ve üçkağıtçı,kaba,hain,cimri insanlar haline dönüşmek zorunda kaldıklarını söylüyor. Ben böyle analizleri çok seviyorum. Bir tarafı veya bir kişiyi tamamen iyi veya tamamen kötü olarak göstermek anlatıyı çok büyük şekilde zayıflatıyor. Bu yüzden , evet çiftçiler mağdurdur ama kusursuz dürüst insanlar değildir. Aynı şey samuraylar için de geçerlidir. Bazı samuraylar iyilik yapmaya çalışıyor gibi bile görünseler sadece kendi egolarını tatmin etmek için savaşıyorlar. Başka bir açıdan ise samuray olma kavramını daha yüce bir şey olarak kabul ettikleri için ve bunu sürdürmek istedikleri için savaşıyorlar.
Filmin sonunda kazananlar çiftçilerdir . Onlar mutludur çünkü haydutları "başarıyla" savuşturup köylerini istiladan kurtarmışlardır. Fakat kalan samurayların ellerine hiç bir şey geçmemiştir çünkü çiftçiler hiç bir arkadaşını veya samurayı kaybetmemiş gibi , hatta belki hiç bu savaş yaşanmamış gibi keyiflerine bakabilecek, eğlenebilecek , gününü kurtarmaya bakan insanlardır. Bu durumda kendilerine sadece mağdur oldukları durumda ihtiyaç duyulan samuraylar hiç bir şekilde saygınlık kazanmadıkları gibi kadınların aklını çelebilecek ve onların olası eşlerini çalabilecek kişiler olarak bakılıyorlar. Bu durumda savaşın kaybedeni samuraylardır. Tüm güç savaşı içinde bir hiyerarşi kavramı da var aslında filmde. Korku duyulan haydutlar ve samuraylar bu hiyerarşinin üst tarafındayken çiftçiler alt tarafındadır. Filmin başlarında köylülerden biri çiftçilerin kaderi acı çekmektir diyerek bunu belli ediyor. Çiftçiler kaderlerine razı olmak zorunda gibi hissediyorlardı çünkü güçleri yoktu. Fakat onlar da gücü samurayların yardımıyla elde etmeye başladıkları andan itibaren acıma duygularında bir azalma görülüyor. Ele geçirdikleri esirlere veya savaştıkları haydutlara karşı hiç acıma duygusu taşımıyorlar. Bunun birincil nedeni samuraylar tarafından onlara güçlü oldukları inanıdırılmasıdır
Filmi izlemediyseniz mutlaka izleyin. Biraz uzun bir film olabilir kabul ediyorum. Fakat farklı ve izlemeye değer bir film olduğu da aşikar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder