22 Ocak 2018 Pazartesi

Kısa Kısa: Ghost Story, Big Sick ve Arif V 216

Günümüzde torrentin varlığı ve film listelerinin çokluğu insanların hangi filmi izleyeceklerine karar vermesini oldukça zorlaştırıyor. Ben de bu insanlardan biri olduğum için size yol göstermeye çalışmayacağım. Bu yüzden eğer mesela Ghost Story izlerken uyuyakalırsanız sorumlusu ben değilm. Gerekli uyarıları yaptığıma göre yazıma geçebilirim. İyi okumalar.

Ghost Story


Ghost Story sinemanın şiirsel dilinin ağır bastığı bir film olarak bu üç film arasında sivriliyor. Filmde sessizliğe ve durgunluğa dayanamayan insanların uzak durması gereken bir film. Ben bile sonuna gelirken hayli çaba gösterdiğimi söyleyebilirim. Fakat çabalarımın filmin sonunda karşılığını aldığını da söyleyebilirim. Yönetmen David Lowery filmde adeta Terrence Malick'in Tree of Life'ına benzer bir atmosfer yaratmış. Tree of Life benim için pek bir anlam ifade edememişti maalesef. Ben bu filmdeki sessizlikleri daha çok Kubrick'in  2001: A Space Odyssey'dekiler gibi izlenebilir buldum. Film yine benim çok sevdiğim varoluşçuluk temasını işliyor ve bize şu soruyu soruyor aslında: Bir hepimiz öleceksek yaptıklarımızın bir anlamı var mı?

Filmde bu soruya ölümünü kabullenemeyen bir hayaletin üzerinden cevap veriliyor. Filmin sonunda ona eşinden kalan bir kağıt onun huzura ermesini sağlıyor diyebiliriz. Kağıtta ne olduğunu göremiyoruz. Bu hem filmin açık uçlu olması olması olarak değerlendirebilirken , hayaletin eşiyle son bir kez iletişime geçmesi,ona vedası olarak da niteledirilebilir. Son sahnenin ne anlama geldiğini belki hiç birimiz bilemeyeceğiz ama içimizde bıraktığı his filmi izlemeye değer kılan şey bence. 

Hayaleti film boyunca çerçeveler içinde hapsolmuş bir şekilde izliyoruz. Filmin 1.33:1 oranında çekilmesinin nedenlerinden biri de hayaletin sıkışmışlığını daha iyi aktarabilmek. Nolan'ın Mommy filminde de bu tam kare olarak kullanılıyor ve benzer bir hissiyat uyandırıyor. Filmin başarılı yanlarından biri çarşaflı hayalet kavramını çok başka yerlere taşıyabilmesi bana kalırsa. Özetlemek gerekirse film hem görüntüleri hem de senaryosu bakımından başarılı ama izlemesi yorucu bir film olarak nitelendirilebilir. 

Big Sick


Film hakkında çok fazla teknik yorum yapmaya gerek olduğunu düşünmüyorum. Filmin gerçek bir hikayeyi kullanması film bittiğinde içimde güzel bir his bıraktı. Böyle filmleri izlemeyi severiz ama çoğu zaman gerçekleşmesi zor şeyler olduğunu da kabul ederiz. Bu yüzden hikayenin gerçek olması beni ayrıca tatmin etti diyebilirim. Filmde bir çok duyguyu hissedebiliyorsunuz. Özellikle Kumail'in ailesiyle yaşadığı diyaloglar genelde filmin komik kısmını oluşturuyor. Kumail'ın modern hayata adapte olma çabası ve ailesinin gelenekselliği arasında sıkışması komik bir şekilde yansıtılmış. Bunun yanında Emily'nin hastanede geçirdiği bölümler de filmin dram kısmını oluşturuyor. Kısacası film boş zamanınızda sizi yormadan tatmin edecek güzel bir film o yüzden üzerine çok detaylı yorum yapmaya ihtiyaç duymuyorum. Big Sick ve Ghost Story özellikle yılın en iyi filmleri listelerinde bulunduğu için yorum yapmak istedim.

Arif V 216


Arif V 216 'yı sinemada dün izleme fırsatı buldum ve çok beğendiğimi söyleyebilirim. Fakat filmi beğenmeyen de çok kişi olduğunu biliyorum. Bunun en temel nedeni insanlar bir Cem Yılmaz filmine gittikleri zaman aynı onun tek kişilik gösterilerinde olduğu gibi kahkahalarla gülmek istiyorlar ama Arif V 216 buna uygun bir film diyemem. Türk komedi sineması özellikle youtuberların da filmlerde oynamaya başlamasıyla inanılmaz bir çöküş içerisinde diyebilirim fakat Aile Arasında ve Arif V 216 gibi filmler burada bizlere umut veriyor bir yandan. İki filmi de izlemiş biri olarak daha çok kahkaha izlemek istiyorsanız Aile Arasında filmine gitmenizi öneririm ama bence Arif V 216 çok daha ve bütün bir film.

Senaryosu inanılmaz bir bütünlülük içinde yazılmış ve filmin temposu belki bir an bile düşmedi. Öngörülebilirlik gerçekten çok fazla değil ve film sizi sürekli şaşırtmayı biliyor. Senaryosu Cem Yılmaz'a ait olsa da yönetmen Kıvanç Baruönü görüntüleri ve kurguları çok özenli bir şekilde hazırlamış. Arif V 216 öne çıkan kısmı filme harcanan emek aslında. Bunu sadece senaryoda görmüyoruz. Film bir zaman yolculuğunu temeline alıyor ve dekorundan ,giysisine kadar bir kere bile yapaylık hissettiğimi söyleyemem. Başta Zeki Müren olmak üzere hiç bir karakter yapay durmuyor ve tam tersine onları ekranda izliyormuşsunuz hissiyatını yaşatıyor. Bu yüzden film zaman zaman çok duygusallaştırıyor insanları. Sadece bunun için bile gidip izlenebilecek bir film olduğunu düşünüyorum. 

Film aynı GORA'da olduğu gibi bir sürü gönderme içeriyor. Film bu göndermeleri anlayınca çok daha komik oluyor. Filmin başında Shining'e bir gönderme var mesela. Filmin genel teması Back to the Future'a çok benziyor aslında. Cem Yılmaz'ın Kuzu Kuzu'su Back to the Future'daki Johnny B. Goode ile karşılaştırılabilir bence. Filmdeki göndermelerin çoğuna değinen güzel bir youtube videosunu şöyle bırakıyorum:



Arif V 216 Cem Yılmaz'ın üzerine çok emek verdiği bir film ve sadece böyle filmlerin yapılmasına devam etmesini sağlamak için bile destek verilmesi ,sinemada izlenmesi gereken bir film. 

Arama Sonuçlar

7 Ocak 2018 Pazar

Dört Temel Adımda Yeni Bir Dil Öğrenmek

İnternetin hayatımıza girmesiyle her şey inanılmaz değişmeye başladı ve bu durum öğrenme sürecimi derinden etkiledi diyebilirim. Daha orta okul lise yıllarında bile Muhammet Çoruh'un videolarını kullanarak az fizik çalışmadım ve o zamandan bu zamana internetteki yararlı içeriklerin sayısı oldukça hızlı bir şekilde arttı. Bize bu konuda düşen ise bizim için gerekli içeriklieri bulup bunları ayıklamak ve sonuna kadar sömürebilmek. Ben bu durumu İspanyolca öğrenirken başarabildiğimi düşünüyorum ve bunu yapmaya da devam ediyorum. Çoğu insanın da olduğu gibi benim de öğrenmek istediğim bir dil vardı ve bu dil İspanyolca'ydı. Fakat yine çoğu insanın yaptığı gibi bu hayallere ulaşmak için önümüze koyulan eğitim seçenekleri oldukça sıkıcı ve insanı öğrenmekten caydırıcı bir biçimdeydi. Bu yüzden ben elime abimin bana verdiği İspanyolca kitabını alıp çalışmaya başladığımda yeterince heyecan alamadığım gibi yeterince öğrendiğimi de hissedemedim. Bu yazımda sizlere bu süreci nasıl daha eğlenceli ve verimli bir hale getirdiğimi anlatıcam. Eminim ki siz de benzer adımları benzer kararlılıkla yaparsanız o dili öğrenmeniz oldukça kolay olacak.


Öncelikle bazı değişkenlerden bahsetmek lazım. Ben İngilizce eğitim gördüm  ve dolayısıyla İspanyolca öğrenirken İngilizce bilmenin avantajlarını oldukça gördüm diyebilirim. Gerek gramer gerekse kelimeler arasındaki benzerlikler öğrenmemi oldukça kolaylaştırıyor ama bu durum bütün Latince kökenli diller için geçerli aslında. Dolayısıyla gerek dünyada en çok konuşulan dil olması gereği gerekse diğer dillerle olan bağlantılı olması belki de başka bir dil öğrenmeden önce İngilizce'nizi geliştirmek için bir sebep olabilir. Tabii henüz İngilizce bilmiyorsanız işe önce onla başlamanızı tavsiye ederim. Sanıyorum anlatacağım formülü uygulamayı başarırsanız İngilizce'yi de çok kısa bir süre zarfı içerisinde öğrenebileceğinize eminim.Bunların dışında İspanyolca dünyada bir çok ülke tarafından konuşulması sebebiyle internet üzerinden materyale ulaşmak kolay olduğu gibi genelde materyalin kalitesi de yüksek oluyor bu nedenle. Yukarıda bahsettiğim sebepler doloayısıyla formülün başarılı olma süresi ve öğrenme başarınız değişkenlik gösterebilir.

1) Duolingo , Memrise Gibi Uygulamalar


Ben İspanyolca öğrenmeye Duolingo üzerinden başladım. Bunun da çok faydasını gördüm. İçeriğin kalitesini bir yana koyarsak Duolingo ve Memrise tarzı uygulamalar dil öğrenme sürecini adeta bir oyun haline getiriyorlar. Bu uygulamalar öyle tasarlanmış ki insan her aktivite yaptıktan sonra zafer kazanmış gibi hissediyor kendini özellikle en başlarda. Ses efektleri ve görselleri sizi sürekli mutluluk ve başarı kavramlarıyla bir araya getiriyor. Bu noktada bu uygulamalarda ilerlemek kişiye yük olmaktan çıkıyor aslında. Bunun yanında sizi bir öğrenme serisi yapmak için hatırlatıcı sistemini kullanarak motive etmeye çalışıyor. Kısacası bu uygulamalar dil öğrenmeyi gerçekten zevkli bir hale getirmek için tasarlanmış.

Benim size ilk önerim eğer öğrenmeyi istediğiniz dil Duolingo'da bulunuyorsa ona bir an önce başlamanız. Ben yaz tatili gibi boş bir zamanımda başlamıştım Duolingo'ya ve tatilde sürekli Duolingo çalışıyordum. Önümüz sömestr tatili ve isterseniz siz de bu tatili böyle güzel bir amaç için değerlendirebilirsiniz. Bence herhangi bir konuyu kısa bir sürede öğrenmeye çalışmak öğrendiklerinizi birleştirmenizi de kolaylaştırıyor. Bu hipotezimden yola çıkarak size Duolingo ağacını elinizden geldiğince hızlı bir şekilde bitirmenizi öneriyorum. Dikkat! Duolingo bitirmek sizi bir gecede alim yapmayacak , fakat Duolingo'yu bitirdikten sonra o dile karşı bir aşinalık kazanmış olcaksınız ve bu devamındaki öğrenim sürecinizi oldukça hızlandıracak bir aşinalık aslında. Duolingo size gerekli olacak bütün dil bilgisinin üzerinden geçiyor. Siz ağacı sürekli kelimelerin tercümelerine bakarak bile bitirseniz gerek kelime bilgisi gerekse gramer olarak güzel bir temeliniz oluşmuş olacak. Bu temeli daha sonra hızlı bir şekilde gramer öğrenmek için kullanacaksınız ve süreci ne kadar kısalttığını fark edeceksiniz.

Duolingo bitti ama güçlendirmeleri yapmaya devam etmeniz sizin için oldukça faydalı. Duolingo ile yarattığınız temelin üzerine Memrise uygulamasından İspanyolca 1,2,3 diye devam eden yine İngilizce-İspanyolca ya da öğrendiğiniz dil hangisiyse ilgili dersi yapmaya başlayabilirsiniz. Bana kalırsa Duolino içeriği çok kısıtlı olsa da iskelet oluşturmak için Memrise'dan daha başarılı. Fakat Memrise'daki geniş içerik de maalesef Duolingo'da yok. Bu sebeple Duolingoyu yaparken de bir yandan Memrise yaparsanız ne ala. Fakat dediğim gibi bitirdikten sonra ikinci kaynak olarak da başlayabilirsiniz. Memrise kendi kurslarının yannında üyeleri tarafından hazırlanmış içerikleri oldukça faydalı kursları barındırıyor. Bu kursları da yapıyor olmak sizi Duolingo sonrası bir adım daha ileriye atacaktır. Fakat şunu unutmayın Memrise ve Duolingo öğrenim sürecinizin sonuna kadar size eşlik edebilecek iki tane çok güzel araç aslında. Bitirdim ve artık ihtiyacım yok diye düşünmeyin. Ben 4 aydır İspanyolca öğreniyorum ve bu iki programı sürekli aktif kullanmaya özen gösteriyorum.

2)Bir Kaynak Kitap Edinin


Duolingo ve Memrise kullanarak dile eğlenceli bir giriş yaptınız ve sonrasında aklınızda bir sürü soru işareti kaldı çünkü bu oyunlar aslnda size dil bilgisini hiç bir şekilde direk olarak vermiyorlar. Bu uygulamaları eğlenceli yapan unsurların belki en başında bu geliyor aslında. O dili yaşayarak ve deneyerek öğrenmeye çalışıyorsunuz. Fakat dilin dil bilgisi kurallarını öğenmeden gelişiminizi sürdürmeniz çok da mümkün değil bence. İngilizce bilgisi sizi Latince kökenli dilleri öğrenirken gramer konusunda da bir nebze idare edecektir diye düşünüyorum ama elbette dillerin ayrıldığı spesifik noktalar oluyor ve o noktaları yakalayıp dildeki kavrayışınızı geliştirmenin yolu o dilin gramerini çalışmak. Ben Duolingo bitirdikten sonra daha önce elime aldığım kaynak kitaba geri döndüm ve zaten birçok konuyu hali hazırda bildiğimi fark ettim. Çok hakim olmadığım konuları da çok hızlı bir şekilde öğrendiğimi fark ettim. Yani aslında Duolingo yaparken hiç bir şey öğrenmiyorum gibi bir yanılgıya varmayın. Zaten kitapta ilerlemeye başladıkça gördüğünüz dil bilgisi kurallarının daha önce Duolingo'da gördüklerinizin aynısı olduğunu fark edeceksiniz. Bunun yanında Duolingo'da göremediğiniz ince ayrıntıları da fark edebileceksiniz. Duolingo bu aşamadan sonra öğreneceğiniz gramer bilgisini tekrar edebileceğiniz bir platforma dönüşüyor aslında. Başta anlamayarak yaptığınız şeyler şimdi anlayarak yaptığınız için çok daha kolay gelmeye başlayacak size. Uygulamaları kullanmayı bırakmadan bir yandan da makul bir hızda kaynak kitabınızı bitirmeye çalışırsanız çok kısa bir sürede önemli aşama kat edeceğinizi düşünüyorum. Ben şu an dördüncü ayımda 15 ünitesi bulunan kaynak kitabımın 10 ünitesini bitirmiş bulunmaktayım ve bu hız genel olarak herhangi bir kursta ulaşabileceğim bir öğrenme hızı değil aslında. Fakat eğer siz de benim gibi kendiniz istekli bir şekilde öğrenmeye başlarsanız benzer bir hız yakalayabileceğinizi düşünüyorum. Gramerin dışında kitapta bilmediğim kelimeleri de bir defterime yazıyorum. Bu noktada Memrise yine devreye giriyor. Kitapta ,Duolingo'da e günlük hayatta karşılaştığım ve bilmediğim kelimleri Memrise'ın kelime havuzundan bularak kendi kursumu oluşturdum ve uygulama üzerinden düzenli bir şekilde tekrar ediyorum. Yani kısacası uygulamaları sömürebildiğim kadar sömürmeye çalışıyorum diyebilirim. Şimdi bir sonraki aşamaya geçebiliriz.

3)Görsel ve İşitsel Kaynaklar


Grameri ve kelimeleri çok güzel öğrendiniz. Belirli bir düzeyde okuyup ,yazabiliyorsunuz ama bu dili öğrendiğiniz anlamına gelmiyor. Bu aşamada o dille olan ilişkinizi arttırmanız gerekiyor. Bunun en bilindik yolu dizi ,film izlemek kiap okumak. Bunları yaptıkça o dilde öğrendiklerinizin gerçek hayattaki yansımalarını görmeye başlıyorsunuz ve kültürü anlamaya başlıyorsunuz aslında. Ben mesela sürekli İspanyolca şarkılar dinliyorum. Film ve dizi konusunda çok aşama kat etmesem de takip edilebilecek ve dinlenebilecek çok güzel podcastler olduğunu fark ettim. Artık günlük hayatımızda bir çoğumuz Spotify kullanıyoruz ve ben orada 2. sezonun sonlarına kadar dinlediğim Coffee Break serisini size önerebilirim. 15-20 dakikalık küçük bilgi yumaklarından oluşan bu podcastler bazen gramer tekrarı ve yeni kelimeler öğrenmenize yardımcı olacak. Bunun yanında o dildeki anlama kapasitesinizi oldukça geliştirecektir. Ben şahsen elimdeki kitabı bitirdikten sonra o konularla ilgili podcastleri dinleyip 2. sezonu bitirmeyi ve sonrasındaki diyalog ağırlıklı podcastlere devam etmek istiyorum. Bunun için muhtemelen sömestr tatili benim için de faydalı olacak diyebilirim. Fakat üzülerek söylüyorum eğer öğrendiğiniz dil İspanyolca veya İngilizce değilse bulabileceğiniz podcastlerin sayısı kıyasla daha düşük olacaktır. Fakat hiç olmamasından daha iyi olduğu aşikar. Ben bu formülü bir sırayla anlatıyorum ama tabii ki sizler bunları entegre ederek de kullanabilirsiniz. Fakat şöyle bir gerçek var hepimizin kısıtlı zamanı varken hepsini bir arada yapmak gerçekten güç. Yani en azından hemen ilk baştan podcast dinlemek istemezseniz bile müzik dinlemek çok da zor bir şey olmasa gerek.

4)İnsanlarla İletişim


Bu adıma kadar dilbilgimizi ve anlama kabiliyetimizi bir noktaya kadar geliştirebiliyoruz fakat bir dili öğrenmenin en önemli gösterisi o dili konuşabilmek aslında. Maalesef henüz dil öğretme programları insan gibi konuşabileceğimiz yapay zekalar üretmedi. Bu nedenle aslında insanlara muhtacız diyebilirim. Bu noktada çevrenizde aynı dili konuşan başka insanları bulmanız gerekiyor ve o insanlarla patik yapmanız gerekiyor. Şehirlerde genelde kursların düzenlediği konuşma grupları oluyor onları bulup gitmeyi düşünebilirsiniz. Ben henüz gitmediğim için pek yorum yapmayacağım ama işe yarayacağı konusunda şüphem yok. Ben de bu konuda okulumda bir eksik olduğunu fark edip yeni bir topluluk kurmak için çalışmalara başladım. Yani konuşma grupları bu noktada ilk seçenek olarak karşınıza çıkıyor. Bunun dışında site adı hatırlayamasam da belirli para karşlığı sizinle konuşan o dilin yerlisi diyebileceğimiz insanlar var. Bunu denemediğim için pek yorum yapamayacağım ama o dilin yerlisi ile konuşmak eminim sizi gerek dinleme gerekse konuşma yetenekleri bakımından bir konuşma grubuna göre daha fazla geliştirecektir. Kısacası teknoloji gelişene kadar başka insanlarla pratik yapmaya mecburuz. Pratik için en güzel yol o dilin konuşulduğu bir ülkeye gitmek aslında ama tabii doların ve euronun sürekli artış içinde oldğu bir durumda yurt dışına çıkmak pek kolay olmadığı için bu seçeneği size bırakıyorum.

5) Bonus: Konuya özel çalışmalar yapmak

Anlattığım dört adımı takip etmeniz günlük hayatta o dili konuşabilmeniz için oldukça yeterlidir. Fakat hedefiniz o Almanca öğrenip Alman filozofların kitaplarını okumaksa o konuyla ilgili spesifik terminolojiyi öğrenmeden o kitapları anlayabilmeniz mümkün değil. Bu yüzden o kitapları okumak için ekstra çaba göstermeniz gerektiği aşikar. Kaldı ki bazı şeyleri insan kendi ana dilinde bile anlamakta güçlük çekebilir. Bu konuda kitapları okurken bilmediğiniz kelimeleri Memrise üzerinden yarattığınız kurslara ekleyebilir ve çalışabilirsiniz. 

Özetlemek gerekirse teknolojinin yardımıyla artık bir dili öğrenmek çok kolay. Anlattığım dört adımı kararlı bir şekilde takip etmenin meyvelerini çok kısa sürede toplayabileceğinize eminim.

Kaynaklar:
https://www.duolingo.com
https://www.memrise.com
https://open.spotify.com/show/4WYj81C37trSAv42zwnipj  Coffee Break Spanish
Internetten bir öğretmenle çalışabileceğiniz siteler:
https://www.italki.com/
https://preply.com/   Kişi ücretleri bir nebze daha ucuz olduğu için tercih edilebilir.
https://verbling.com
Kurmakta olduğum ODTÜ Topluluğu Facebook Grubu:
https://www.facebook.com/groups/537810329916534/